21 Şubat 2019 Perşembe

Savaşma Seviş

Bu AMeLelik dönemi boyunca bir sürü yeni insan dokundu hayatıma. Önceden tanıdığım, çok da yakın ya da sıkı iletişimimin olmadığı bazı kişilerle düzenli iletişimler kurmaya başladık. Çocukluğumdan, geçmişimden gelen ve bir sebepten koptuğum birçok arkadaşımla yeniden birbirimizin hayatlarının bir parçası olduk. Sosyal medya üzerinden de sık sık mesaj alıyorum.

Genelde muhabbetler "ne kadar ilham veriyorsun" cümlesi ile başlıyor. Akabinde ben teşekkür ediyorum, bazen de birkaç başka cümle araya giriyor ve sonrasında teşekkür ediyorum.

Şimdi bu konu hakkında neler düşündüğümü paylaşmak istiyorum.

Öncelikle benim şartlarımı bir ele alalım. Evli değilim, çocuğum yok. Sabit gelirli, 9-6 çalıştığım kurumsal bir işim yok. Kimsenin sorumluluğu yok üstümde. Ödemekle yükümlü olduğum yüklü miktarda olan ve uzun sürede ödenen ev, araba gibi kredi borcum yok. Annem ve babam benimle ilgilenebilecek durumdalar. Şımarıklık yapma lüksüm var. Benim amelelik şartlarım da tedavi edilebilirlik anlamında çok hızlı ve olumlu sonuçlar verebilecek durumda ki verdi bile. Bütün bu bilgiler ışığında bana düşen tek bir görev var, o da iyileşmek. Ben de tamamen ona odaklanabildim doğal olarak.

Bana göre benim şartlarımdaki herkes bu sürece son derece pozitif yaklaşabilir. "Kesinlikle yaklaşır" diyemem belki; ama yaklaşabilir. Tamam, kendimi küçümsemiyorum, ben de biraz normalin üstünde pozitif yaklaşıyor olabilirim; ama eminim ki benim şartlarımda böyle bir durumla karşılaşmış olsa bir sürü insan benim gibi davranırdı.

Bence esas olay nerede biliyor musunuz? Günlük hayata dönüp günlük dertlerle yüzleştiğimde de aynı şekilde yaklaşabilecek miyim? Tabii ki bu süreçte bir sürü şey öğrendim ve çok büyüdüm, değiştim. Mutlaka günlük dertlere şimdiye kadarkinden çok daha ılımlı yaklaşacağımdır ya da ne bileyim en azından eskisine oranla daha az dert olarak göreceğim şey olacaktır hayatımda. Peki, gerçekten bu süreçteki deneyimimi hatırlayacak mıyım hep?

Hatırlamak için elimden geleni yapacağımı biliyorum. Her şeye gülerek, keyif alarak yaklaşmanın etkilerini bu süreçte muhteşem bir şekilde deneyimledim. Hiçbir şeyi kafaya takmıyor muyum? Tabii ki takıyorum; hemen sonrasında da kendi çözüm yöntemlerimle çözümlüyorum. Şu an durumlar böyle. Diliyorum ki bu süreç sağlıkla tamamlanıp da ben günlük hayatıma döndüğümde de hemen mutluluk ve keyif yöntemlerim aklıma gelsin de kullanayım. Her şey çok rahat ve kolay görünsün gözüme.

Yine de şunu çok net söyleyebilirim:

Tevekkül etmek (yeni öğrendim de bu kelimeyi, kullanayım istedim hehe - kabullenmek demekmiş) çok güzel bir yaklaşım. Birçok şeyi çözümleyebiliyorsun bu sayede. Kolaylık, rahatlık ve keyif buradan geliyor.

Hayatım boyunca hep bir savaş, hep bir mücadele halinde yaşadım. Bunu bırakıyorum artık. Ben artık Amazon kadını olmak istemiyorum. Savaşçı olmak istemiyorum. Bunları azat ediyorum hayatımdan. Ben yumuşak, dişil, keyifli, barışçıl bir kadın olmayı seçiyorum. Ameleyle de savaşmıyorum şu anda. Annemin bir arkadaşının yaptığı yorum gibi: "İlayda bu durumla savaşmıyor, sevişiyor sanki". Evet, öyle. Onu bir misafir gibi düşünüyorum, geldi, ağırladık, e artık gidiyor. Ayakkabılarını giyiyor şu an kapıda. Eşikte yani. Bir sonraki adımda da kapıdan çıkacak. Az kaldı.


1 yorum:

  1. Inşallah canımın içi birdaha gelmesin ben bu misafiri sevmedim biran önce gitsin

    YanıtlaSil