Minimalizm diye bir kavram duymuşsunuzdur. Üstüne kitaplar, konuşmalar, belgeseller, programlar dönüyor son zamanlarda. Bol bol maruz kalabileceğiniz bilgilendirmeler mevcut. Ben de biraz bu konuya değinmek istiyorum. Amelelik esnasında ister istemez içine düştüğüm minimalizm durumu ve bunun hayatıma getirdiği yeni bakış açısı hakkında cümlelerim var.
Öncelikle okuduklarımdan, izlediklerimden anladığım kadarıyla minimalizm demek sana hizmet edeni hayatında tutmak ve sana hizmet etmeyen her türlü yükü hayatından çıkarmak demek oluyor temelde. Doğru mu bilmiyorum; ama bu benim yorumlamam. Yani sadece 3-5 parçan olsun ve öyle yaşamayı öğren değil, sadece ihtiyacını karşılayabildiğin de değil, yeri geldiğinde kullandığın ve sana hizmet ettiği sürece lükse de kaçabildiğin anlamını çıkardım ben. Önemli olan hayatında gerçekten yer işgal etmesi ve işgal ettiği bu yerin sana bir faydasının olması. Benim için bunu ifade ediyor. Dolayısıyla bu yazı biraz bu temel üzerine kurulu olacak.
Amelelik sürecine girdiğimden beridir hayatım normalin dışında akıyor haliyle. İlk olarak yaptığım şey acil dönüşü araya haftasonu girdiği ve ana tahlilleri mesai saatleri içinde yaptırmak durumu olduğundan, o haftasonu Cengus da İstanbul'da olacağından, evde yalnız kalmamak için Bengimup'a yerleşmek oldu. Yanıma ufak bir valiz aldım. İçine de bir set kıyafet (olur da dışarı çıkarsam diye - dışarı çıkabilecek enerjiyi bulabileceğine sonsuz inanışla bağlanacaksın =)), pijama, bir de hijyenik bir takım malzemeler koydum. Ek olarak minik bir laptop, İlk Randevu metinleri, bir adet kitap ve bir de çizme aldım. Bir haftasonu için. Neredeyse hiçbirini kullanmadım; çünkü sadece evde yattım.
Sonra Ankara'daki hastane sürecim başladı. Gerçekten 2 parça pijamayla 5 gün geçirdim. Yine neredeyse başka hiçbir şeye ihtiyacım olmadı. Zira ihtiyacım olabilecek şeyler hastane tarafından temin ediliyordu zaten.
Sonra tedavi sürecim netleşti ve İzmir'de tedavi olmaya karar verdim. Bir süredir de buradayım ve yanımdaki malzemelerin geldiği son nokta şuna evrildi:
- Bol çamaşır
- Çeşitli pijamalar (her gün ya da iki günde bir değiştirmeye özen gösteriyorum)
- 2-3 tane eşarp
- Bilgisayar
- Telefon, kulaklık, şarj aleti
- Powerbank
- Resim defteri ve boyama kalemleri
- Günlük gibi kullandığım not defteri
- Bebe yağı, bebe kolonyası
- Ped
- Bir miktar nakit para (olur da kafeteryadan çay söylersem kullanmalık)
Sanırım bu kadar.
İnsan gerçekten bununla yaşayabiliyor. Tabii ki şu an ekstrem bir durum halindeyim. Normal bir düzen içinde değilim. Birçok şeye burada zaten ihtiyaç duymuyorum. Toplum içinde değilim. Sosyalleşmek zorunda değilim. Bir sorumluluğum, zorunluluğum yok. Şu an içinde bulunduğum durumu zaten normal standartlar ile karşılaştırmıyorum; lakin bu süreçte anladım ki gereksiz yere hayatımda tuttuğum da milyonlarca şey var.
Asla kullanmadığım, çok büyük ihtimalle de kullanmayacağım tonlarca kıyafet, okumayacağım kitaplar, varlığını unuttuğum objeler, yediklerim, içtiklerim, hatta daha da ileri gidiyorum, asla dönüp bakmayacağım, hatırlamayacağım sırf hatıra diye saklanmış mektuplar, fotoğraflar, broşürler, vs. Gerek var mı bunları tutmaya?
Gerçekten neden bu kadar anılarımıza, eşyalarımıza bağımlıyız? Bunların hepsi uzun vadede bize yük olarak geri dönüyor sanki. Bu konu üzerine evime döndüğümde ciddi bir çalışma yapmayı düşünüyorum. Gerçekten teker teker oturup bütün eşyalar için bu bana hizmet ediyor mu diye sormak ve bana hizmet etmediğine karar verdiğim şeyleri hayatımdan çıkarmak istiyorum. O şeyler başkalarına hizmet edebilirler. Boşuna bende duruyorlar.
Fazlalıklardan kurtulmak. Benim öğrendiğim güzel şeylerden bir tanesi. Duyguların yükleri, eşyaların yükleri, insanların yükleri, yediklerimizin, içtiklerimizin yükleri, işlerin yükleri, istemeden yaptığımız bizi yüzeyde ya da derinde mutsuz ettiğini fark ettiğimiz şeyler. Yük olan her şey. Bunları atınca hayatımın nasıl olacağını merak ediyorum baya. Bir yanda küçülmek ve bir yandan bunu yaparken içinin büyümesi. Kalbinin büyümesi. Enerjinin büyümesi. Bu konudaki deneyimlerimi ilerlettikçe paylaşmaya devam edeceğim.
Halihazırda bu sürece çoktan girmiş, faydasını görmüş, önerilerde bulunabilecek, bu sürece girmese de bununla ilgilenen birileri varsa öğrenmek, dinlemek, tartışmak, konuşmak, paylaşmak isterim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder