Kanserle direkt veya dolaylı olarak tanışmış birçok insan olduğunu biliyordum; ancak açıkçası AML, ALL (Lenfoma olarak da bilinir) hastalıklarının genç ve orta yaş grubunda bu kadar yoğun olduğunu bilmiyordum. Herkes tabii bas bas bağırarak geçirmiyor tedavi dönemini. Ben o şekilde daha rahat hissettiğim için, insanlardan gelen pozitif enerji bana iyi geldiği için biraz daha açık yaşamayı tercih ediyorum. Bunu da açıkçası tavsiye edebilirim; çünkü böyle bas bas bağırmamın bir takım getirileri oldu. Biraz bu getirilerden bahsetmek istiyorum.
Her şeyden önce paylaşmak süreci kabullenmemi çok kolaylaştırdı. Tek başıma olmadığımı bütün yeni üreyen sağlıklı hücrelerimde, iliklerimde hissediyorum şu anda. Bu beni gerçekten çok çok güçlendiriyor. Enerji, dua, güzel dilekler, herkesin kendi inanç birliği içindeki tanımı ne ise o güzel şeylerle büyüyorum, şifalanıyorum.
Bu süreç sadece benim sürecim olmaktan çoktan çıktı bile. Bu benim ailemin de süreci, yakın ve uzak arkadaş çevremin de süreci, hatta beni tanımayan, benim tanımadığım birçok başka insanın da süreci oldu. İşte bu kısım çok enteresan. Burada benim dışımda süreçten etkilenen diğer taraflardan biraz bahsetmek istiyorum detaya inerek.
Öncelikle çekirdek ailemden başlayayım. Daha önce de bahsettiğim üzere annemle birlikte kalıyoruz hastanede. Annem bana 1 aydır refakat ediyor. 35 senedir devlet memuru olarak çalışan 58 yaşındaki bu kadın bir aydır izinli ve 31 yaşındaki kızının başında bekliyor. Yeri geliyor onu yıkıyor, yeri geliyor giydiriyor, yeri geliyor yemeğini yediriyor, ne gerekiyorsa yapıyor. Bütün bunları yaparken pozitif enerjisiyle enerjime enerji katıyor. Bir yandan sürecin tadını da çıkarıyor. O da benimle birlikte sağlıklanıyor. Cildi güzelleşti, zayıfladı, yüzüne gençlik geldi. Çooooook uzun zamandır ana-kız böyle kaliteli vakit geçirmemiştik. Bize, iletişimimize çok iyi geldi bu süreç.
Babam için kabullenmesi daha zor bir süreç oldu. Babam hala şaşkın aslında duruma içten içe; ama bir yandan da inançlı. Görüyor, iyileşiyorum. Biz hastanede annemle yaşarken o da bize dışarıdan lojistik destek sağlıyor. Kıyafetlerimizi yıkıyor, ütülüyor, getiriyor bize. Dışarıdan alınacak şeyleri hallediyor. Akşamları cama geliyor görüşe. :) O da kendine bakmaya başladı. Her gün yürüyüşünü yapıyor. Zayıfladı baya. Bir ay sonra ilk defa yakından gördüm dün, cildi parlamış, gençleşmiş onun da.
Kardeşim için nasıl bir süreç tam bilmiyorum; ama şunu biliyorum ki kardeşim hayatı ve hayatım boyunca hep benimle gurur duydu. Benim kendimle gurur duymadığım zamanlarda bile benimle gurur duydu, beni destekledi, bana inandı hep. Şu anda da bana inandığına çok eminim. Ben de ona çok inanıyorum hayatta. Hep başarılı olacağına, elinden her iş geleceğine, ne isterse başarabileceğine. Şu sıralar o da olur da kendisinden kök hücre nakli olacak olursam diye hayat tarzına, kan değerlerine dikkat ediyor.
Çekirdekten çıktıktan sonraki ailemle birbirimize daha çok tutulmaya, tutunmaya başladık. Herkes pozitif, herkes keyifli ve inançlı. Hiç kimsenin ses tonunda en ufak bir kırıklık duymuyorum. Hep içten güldüklerini görüyorum, hissediyorum.
Arkadaş grubumda çok değişik şeyler oluyor. Herkes kendi içinde farklı sorgulamalar, dönüşümler, evrilmeler yaşıyor benim gözlemlediğim. Hepimize gerçekten de iyi gelen bir süreç oldu bu. Çok saçma gibi görünebilir; ama gerçekten enerjimiz boyut atladı hepimizin. Sürecin başlarında bir arkadaşım "Böyle bir şey neden senin başına gelir ki?" demişti. "Çünkü" demiştim, "ben bunu çok güzel ve verimli bir şekilde atlatabilirim." Başından beri inandığım şey bu. Ben burada sadece elçilik yapmış gibi hissediyorum. Hepimizin farklı farklı tekamülleri olması gerekiyordu ve bu şekilde hepimiz kendi payımıza düşeni deneyimleyebiliyoruz gibi.
Bir de uzaktan tanıdığım ve bu süreçte her gün bir şekilde iletişimde olduğum, yakınlaşmaya başladığım, hiç tanımadığım, bu süreçte tanıştığım, bu hastalıkla çoktan yüzleşmiş ve onu bedeninden azat etmiş, halihazırda yüzleşmekte olan ya da hastalıkla bir bağlantısı olmayan; ama bir şekilde yollarımızın kesiştiği insanlar var. Hepsi çok güzeller. Bazen gerçekler mi rüyalar mı emin olamıyorum. O kadar güzeller. Unicornların varlığına inandıran insanlar bunlar. Başka hayat mümkün dedirten, gerçekten bir olunduğunda, bir hedefe odaklanıldığında nelerin muhteşem bir boyutta değişebileceğini gösteren insanlar.
Kısacası ben hayatımın en keyifli, güzel dersini yaşıyorum. İyi ki diyorum. İyi ki bu amelelik bulmuş beni. Şimdi artık bu keşfettiklerimi cebime koyup benim de onu vücudumdan azat etme vaktim geldi. Çok hızlı geldi. Çok hızlı öğretti. Çok da hızlı gitsin. Ben de sonrasında güzelce bir sindireyim karşılaştıklarımı, deneyimlediklerimi. Sonrası bahar zaten.
Hayat çok güzel. Çok. Hayatı sevmek çok güzel. Büyümek, öğrenmek, böyle şeyler deneyimlemek çok güzel.
İyi ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder